Perşembe, Ocak 17, 2008

Diz Çökenler

Kesişen hayat hikayeleri, çağdaş toplumlarda insanın yalnızlığı ve yerleşik ahlak yargılarının iki yüzlülüğü... Hayatın anlamını aramaya mecali olmayan entelektüel zihinler; temel soruları atlayıp, kendi elleriyle yarattıkları entelektüel elitleri içinde mutlu olmak istemektedirler. Varlığı, insanlığı ilgilendiren temel sorular, 60'lı yıllarda anneleri ve babalarının kuşağı tarafından sorgulandı da ne oldu sanki? Neye yaradı? Ne kattı yeryüzüne? Neyi düzeltti?

"Make Love Not War" dediler de ne oldu? Savaşlar azaldı mı? Hayır. Göçmenlerle doldu dünya.

Farklı kültürlerden, farklı ülkelerden insanlar, insan hikayelerini de getirdiler yanlarında. Batılı "sahip", uygar efendi, hemen hemen kırk yıl sonra "onlar da insan" mesajını entelektüel trende taşımayı seçiyor. Meksikalı da olsa insan. Arap da olsa insan. Türk de olsa insan. Ama uygar mı? Doğru cevabı vermek için ilave bir soru gerekli: Neye göre uygar? Referans ne? Cevap artık belli: Batılı entelektüel aristokrasiye göre. Uygar değiller. Ama onlar da insan...

Cahiller. İlkel gelenekleri var. Zayıflar. Eğitilmeye ihtiyaçları var. Kendi medeniyetini kötülerse ve bütün suçun medeniyetinde olduğunu kabul ederse ödüllendirilmeli bu insancıklar. Uzun zaman önce savaşları kaybetti. Ve zayıflığının nedenini kendi dışında aradı bu insancıklar. Tarihin döngüsel doğasında şimdilerde alttaydı. Çare: üstteki medeniyeti öv, alttakine kötü de. Suçu kendinde değil başka bir yerde ara. Efendinin efendiliğini kabul et. Bak efendilerin sana iyi davranabilir. "Onlar da insan, demeye başladık biz" diyorlar... "Ha gayret" diyorlar. Oscar da veririz, nobel de veririz. Yaşamın Kıyısında'dan: "Eğer okur da Alman dili ve edebiyatı profesörü olursan iyi bir insan olabilirsin. Ama evcilleşmezsen/uygarlaşmazsan, baban gibi olursun."

Acıklı hikaye şu: "onlar da insan" gibi bir anlamı, efendisinin vereceği ödül için yazıp, çekmek... Oysa manzara gerçekte şöyle: Savaşı kaybetmiş ne yapacağını bilemeyen bir kalabalık... Savaşı kazanan tarafa "ben de aslında sizin gibiyim, beni de aranıza alın" diyor... Güçlü görünene, üstte görünene övgüler yağdırmak... Diz çökmek... Koskoca bir medeniyeti yok saymak. Küçük görmek, hatta hiç görmemek...

Crash, Yaşamın Kıyısında, Babel...

Hayatı ve yaşadığımız dünyayı ilgilendiren gerçek sorunlar değil... Entelektüel bir kendi kendini tatmin. Özgün düşünce nerede? Yok. Efendiler düşünüp sana vermişler. Ezberle!

Etiketler:

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home